BİLİNÇLİ VE BİLİNÇALTI ZİHNİ ANLAMAK
BRUCE LIPTON
Düşüncelerimiz gerçeğimizi belirleme gücüne sahiptir.
Zihnin çalışmasını anlamak için, genlerin ve DNA’nın bir kişinin inançları tarafından manipüle edilebileceği fikrini teşvik ettiği bilinen kök hücre biyoloğu Dr Bruce Lipton ile röportaj yaptık.
Bu kayıtta Bilinç ve bilinçaltı zihin arasındaki bağlantı ve günlük yaşamımızdaki öneminden bahsedeceğim.
Kök Hücre Biyoloğu Bruce Lipton’a göre, yaşamımız %95 gibi büyük bir çoğunlukla bilinçaltı zihin tarafından kontrol edilmektedir.
Çocukluğumuzda geliştirdiğimiz düşünce ve davranış modelleri bugün yani yetişkinlik yaşamımızda istediğimiz hayatı deneyimlememizi kısıtlamaktadır.
Bilinçli zihnimizi zsadece % 5 gibi küçük bir yüzde ile kullanırız ve bilinçli zihnimiz gerçek arzularımızın bulunduğu yerdir.
Şimdi Bilinç ve bilinçaltı zihinlerimizin günlük yaşamımızı nasıl yönettiği hakkında daha fazla bilgi vermek önemli çünkü söyleyeceklerimizin hepsi bu anlayışla ilgili olacak.
Bilinçli ve Bilinçaltı Zihin birbirinden bağımsız unsurlar olarak var olurlar, yani her biri ayrı bir zihindir, ancak birlikte çalışabilir ve işbirliği yapabilirler .
Çoğu kişi bilinçli zihnin bilinçaltı zihin ile doğrudan bağlantılı olduğunu sanıyor, bu yüzden de bilinçli zihni değiştirirsem bilinçaltını değiştiririm yanılgısına ulaşıyor. Bu tamamen yanlış ve aslında insanlarda birçok soruna neden oluyor çünkü bilinçli zihin bilinçaltından farklı öğrenir.
İlk önce bilinçli zihin hakkında konuşalım; insan beyninin evrim sürecinde geliştirdiği son merkez alnınızın hemen arkasındaki sinir dokusu olan ön frontal kortextir
İşte burası bilinçli zihnin bulunduğu yerdir ve bilinçli zihin sizi bir birey, eşsiz bir varlık olarak temsil eden unsurdur. Bu büyük bir ihtimalle ruhunuzun yani öz kaynağınızın fizik biyolojinizle bağlantıda olduğu yerdir; bilinçli zihin sizin özünüzü temsil eder.
Bilinçli zihin yaratıcı zihindir, bu yüzden bilinçli zihin insanların evriminde bu kadar önemlidir.
Düşük yaşam formları sadece reaktif veya refleksiftir, yani giriş / çıkış uyaranlarına tepki verirler.
Bilinçli zihin bilinçaltından farklı bir şey sunar, bilinçli zihin yaratıcıdır ve yaratıcı olmanın bir sonucu olarak dışarıdan gelen uyarana verdiği tepki vye cevabı değiştirme yeteneğine sahiptir;
her seferinde bir uyaran alabilir ve yanıtı değiştirebiliriz .
Ancak daha düşük yaşam formları dışsal bir uyaran alır ve aynı davranışı sürekli tekrarlar .
İnsanın Bilinçli zihni, öz benliği ile bağlantısıdır ve bu bağlantı ile kişi yaşam amacı için gereken kişisel isteklerine ve arzularına ulaşabilir. Başka bir deyişle yaşam amacınızla ilgili herşey bu yaratıcı bilinçli zihinden gelecektir.
Bilinçli zihin birçok farklı şekilde öğrenebilir – bir video izlemek, nitelikli kitaplar okumak, bir konferansa gitmek,
Bilinçli zihnin en önemli niteliği onun yaratıcı karakterindedir ve bu otomatik davranışlarla yönlenen bilinçaltı zihinden çok farklıdır. Bilinçaltı zihinde ise programlar vardır ve bu kalıp yazılımın dışına çıkamaz yani bu çok yaratıcı bir zihin değildir .
Yaratıcılığı daha çok 5 yaşındaki bir çocuğun yaratıcılık seviyesidir.
Bilinçaltı normal yaşamda iki temel şekilde öğrenir –
Hayatımızın ilk 7 yılında bir çocuğun beyni ağırlıklı olarak Theta adı verilen frekansdadır . Theta’daki bir çocuğun zihni tam olarak bir bilinç düzeyinde değildir, daha çok hayal düzeyindedir ve bu nedenle 7 yaşın altındaki çocuklar büyük hayal gücüne sahiptir.
Teta aynı zamanda hipnozdur . Bir çocuğun beyin gelişiminin ilk 7 yılında, bilinçaltı Theta’da çalışıyor ve dışarıda gördüğü davranış kalıplarını kopyalıyor, ancak kendisinden kopyalamıyor. Bir çocuğun bilinçaltı zihni, annesi, babası, ailesi veya topluluğu gibi diğer insanları gözlemleyerek davranış programlarını kopyalar. Bu gözlemler bilinçaltına tıpkı bir video kasetine kayıt yapar gibi kaydedilir.
Daha önce sözünü ettiğimiz bilinçli zihin çocukta henüz çalışmaya başlamamıştır, bu yüzden yaşamın ilk 7 yılında ne olursa olsun bilinçaltına kaydedilen bu programlara bilinçli zihin müdahale etmez. Bu işlemde beyindeki ayna nöronlar işlem yaparlar. Ayna nöronlar bir şeyi gözlemleyerek davranış modelleri edinmemizi sağlayan mekanizmayı yönetirler. Bu mekanizma tüm yaşam formlarında bulunur ve türün üyelerinin birbirleri veya dış dünya hakkında bilgi sahibi olabilmesini kolaylaştırır. Bu sayede biz insanlar da birinin davranışına bakabilir ve ne hissettiğini anlayabiliriz, biri üzüntülü olduğunda içlerindeki üzüntüyü görebilirsiniz ve Üzüntü hissedebilirsiniz, çünkü ayna nöronları bu gözlemi alır ve size ne hissettiklerini hissetme ya da yaptıklarını yapma fırsatı verir .
Bir çocuğun bilinçaltı zihni programları kaydederken zihin hipnozdadır ve bu Theta frekansı çocuğun beyninin sürekli faaliyette olduğu frekansdır. Bir çocuk 7 yaşını geçtiğinde, bilinçaltı zihne yeni programlar ekleyebilir, ancak bunlar eskilerin bir tekrarıdır. Tekrarlama bir alışkanlığın gelişmesine yol açar. Bir alışkanlık bilinçaltı zihindeki bir programdır, bu yüzden bir uyaran içeri girdiğinde ve bilinçaltı zihninde bu uyaranla ilgili bir alışkanlık olduğunda, otomatik olarak bu davranışa girecektir. Bir alışkanlığın mekanizması budur, tek ihtiyacı olan bir teşviktir ve program kendini dereye koyacaktır.
Bilinçli zihin kolayca değişir, bilinçaltı zihin basit bir nedenden dolayı çok kolay değişmeyecek şekilde tasarlanmıştır . Yaşam için önemli bir davranışı öğrenmek örneğin yürümeyi öğrenmek böyle bir program haline gelir. Bu program her gün değişemez, çünkü o zaman her gün nasıl hareket edeceğinizi öğrenmek zorunda kalırdınız. Yürümek gibi önemli bir yeteneği öğrendiğinizde o programı değiştirmek istemezsiniz. Bu yüzden bilinçaltı değişime karşı dirençlidir, çünkü öğrenilen programı korumak ve sürdürmek üzere tasarlanmıştır. Bilinçli zihnin ise bilinçaltı zihinden çok özel ve önemli bir farkı vardır ve bu da düşünmektir.
Bilinçli zihin etrafında olan bitene dikkatini yönlendirebilir ancak bilinçli zihin düşünüyorsa, o anda olanlara dikkat etmeyi bırakır ve düşüncesini tahlil etmeye başlar. Bu durumda aniden bilinçli zihniniz devre dışı kalır, çünkü düşünmekle meşguldür ve davranış otomatik olarak bilinçaltı programlara geçer.
Örneğin, arabayı sürüyorsunuz ve bir şey hayal ediyorsunuz, sürüşü durdurmuyorsunuz veya yolda neler olduğunu kaçırmıyorsunuz. Düşünme süreciniz başladığı anda kontrol bilinçaltı zihin tarafından ele geçirilir. Not – bilinçaltı zihin, bilinçli zihinden bir milyon kat daha güçlü bir bilgisayardır.
Düşüncenin Şifa Gücünü Anlamak
Yaşamımızın %95 lik bölümünde Bilinçaltı zihin çalışmaktadır. Bilinçli zihin ise sadece % 5 lik bölümünde devrededir.
1) Bilinçaltı zihninizin gücünü nasıl kullanabilirsiniz?
Bilinçaltı zihninizin gücünü nasıl kullanabileceğinizi anlamanın ilk adımı hayatımızın % 95’lik bölümünde devrede olduğunu bilmek ve anlamakla başlar. İkinci adımsa yaşamınızın sadece %5 lik bölümünde devrede olan bilinçli zihninizin gerçek öz benliğinizin dinamiklerini içerdiğini anlamanızdır. Eğer hayatınızdaki negatif programları bulup onları olumlu inanç ve davranışlarla değiştirirseniz, günün% 95’ini olumsuz programlarla sabote etmeyeceksiniz demektir. Bu durumda bilinçaltındaki pozitif programlarınız hayatınızı yönetecek ve sizi gerçek amacınıza taşıyacaktır. Bilmeniz gereken şey şudur ki bilinçaltını yeniden programlamak uzun bir süreç gerektirir. Tarih boyunca bilinçli ve bilinçaltı zihnin birbirinden ayrı olduğu uzun zaman anlaşılmamıştır. Bu ikisinin bir olduğu sanılmıştır. Temel anlayış, eğer bir şeyin farkındalığına gelirsek bu yeni bilincin bilinçaltındaki programları otomatik olarak değiştireceğine yönelikti.
Sorun şu ki, bu hiç de doğru değildir. Yeni bir davranışı programlarken onu bir alıştırma olarak tekrarlamanız gerekir, yeteri kadar tekrarlanan davranış sonunda bir alışkanlığa ve yeni bir programa dönüşür. Bir bilinçaltı programını değiştirmek için “bunu istiyorum veya şuna inanıyorum” demek hiç bir şeyi değiştirmeyecektir. Diyelim ki ailenizden aldığınız davranışlar yüzünden hayatınızın tamamen mahvolduğunu düşünüyorsunuz ve bu programların yanlış olduğunu fark ettiniz. Bu sadece bilinçli zihnin düşüncesidir. Bilinçli zihin düşünceleri, kendiliğinen bilinçaltı programlarına dönüşmezler. Ancak, programlarda nasıl değişiklik yaratacağınızı anlarsanız, nispeten kısa bir süre alacaktır. Hipnoterapi seansları ile programları doğrudan bilinçaltı zihninde yeniden yazabilirsiniz.
Eğer bir şey öğrenmek ya da bilinçaltı programlarınızı değiştirmek istiyorsanız buna ait yeni davranışı her gün tekrarlamanız bilinçaltınızın bu yeni programı öğrenmesini sağlayacaktır. Bir davranışı tekrar tekrar tekrarlarsanız kısa bir süre içinde yeni davranış eski programın yerini alacaktır Günümüz dünyasında çok farklı ve yeni psikoloji programları gelişmekte.
* Enerji Psikolojisi veya inanç değişikliği.
Bunlar bir kayıt cihazındaki kayıt düğmesine basmak gibi süreçlerdir, eğer bu süreçlere katılırsanız dakikalar içinde yeni programlar oluşturabilirsiniz, bu yenilikler değişimin evriminde çok heyecan vericidir. Bu yeni teknikler, Bir süper öğrenme durumu oluşturarak bireylerin yaşam boyu kullanabilecekleri yeni davranış modellerini tıpkı bir bilgisayar uygulaması gibi indirmelerini sağlamaktadır.
Bilinçaltı programlarınızı kolayca dönüştümenin üç yolu:
1) hipno terapi ile yeniden programlamak
2) yeni bir alışkanlık elde etmek için bir davranışı tekrarlayarak yeniden programlama
3) mevcut yeni programları hızla değiştirmek için bu yeni enerji psikolojisi yöntemlerini kullanabilirsiniz .
2) Bilinçaltının kolektif bilinç ile düşünsel zihnin arasındaki bağlantıyı sağlamakla ilgisi nedir?
Bilinçaltı zihin nedir, bir program veritabanıdır, bilinçli zihinse dünyanın kolektif bilinciyle bağlantılıdır. Fakat varlığınızı yöneten bilinçli zihindir ve tıpkı bir bilgisayar kullanır gibi yaşamınızı devam ettirecek programları çalıştırmaktadır. Bilinçli zihin yaratımlar yapabilir ancak bunu bilinçaltı programların filtresiyle yapmak zorunda kalır.Bilinçaltı bir bağlantı, bir davranış kaynağı, hayatı kolaylaştırmak üzere dizayn edilmiş bir programdır. Bir kez yürümeyi öğrendiğinizde ve tekrarladığınızda bu bir alışkanlık halini alır ve tekrar öğrenmenize gerekmez. Bilinçaltı zihin olmasaydı her gün kalktığınızda yürümeyi tekrar öğrenmeniz gerekirdi. Bilinçaltı zihin çok önemli bir konektördür, çünkü her zaman kullandığımız davranışları sadece düğmeye basarak etkinleştirilebilecek programlara bağlar, ancak kolektif bilinçle bağlantılı değildir. Fakat bilinçaltı zihin birey tarafından kullanılır , sizden başka hiç kimse bilinçaltı zihninize erişemez . Doğrudan bilinçli zihne bağlıdır ve bilinçli zihni, programları seçip davranışlar yaratarak yöneten sizsiniz.
3) Sizce ‘plasebo etkisi’ psikolojik / psikiyatrik bozukluklarda işe yarar mı?
Kesinlikle yarar; SRI ilaçları (Serotonin geri alım inhibitörü) ve bu ilaçlar arasında Prozac (ve dünya çapında milyarlarca insan Prozac kullanıyor. İlaç şirketinin kendisinden araştırma gördüğünüzde , Prozac bir Plasebo’dan daha etkili değildir.) Plasebo etkisi işe yarıyor mu? Cevap, Prozac’ı alarak kaç kişinin iyileştiği, yani hayatlarına bakabilir ve kendilerini bir arada tutabilirler ve problemler ne olursa olsun dengelenir. Prozac bunu yapmadı, bunu yapan plasebo etkisi oldu, gerçekten işe yarıyor psikolojik ve psikiyatrik bozukluklar ve bu ilacı kullanan bir milyar insanın etkinliğine tanıklık edecektir.
4) İçsel benliğinizi sezme veya dinleme gücü? Sizce birçok insan buna açık ya da farkında değil mi?
İnsanlar bu sezgisel sesin veya içsel benliklerini dinlemenin farkında olabilirler, ancak bunu değerli bulmadıkları için kale almazlar. Çünkü bize sezgilere değer vermememiz öğretiliyor. Buna karşılık bilinçaltındaki kalıplaşmış programlara daha çok bağlanıyoruz. Böylece kişi kendi içsel benliğini, bilinçli zihninden gelen bilgiyi duysa dahi buna değer vermiyor. Oysa öz benliğinizden gelen bilgiyi duymanız mucizevi bir şeydir ve asıl ihtiyacınız olan şeydir. Çünkü onlar bu yaşama gerekleştirmek üzere geldiğiniz plana dair bilmeniz gerekenleri ve yönlendirmeleri içerir. İnsanlar bunu görmezden gelir çünkü bu çok net duyamadığımız düşüncelere kredi vermemeye programlandık. Bunun yerine çocukluktaki gelişimimiz sırasında öğrendiğimiz programlara ve bu programlar hakkındaki kendi inançlarımıza daha fazla odaklanmayı öğrendik. Bu yüzden birçok insanın hayatında problemleri var, çünkü tüm sorunlarının cevabı odaklanmadıkları o iç benliklerindedir. Ancak bireyin inancı o iç sesi dinlememesi gerektiğidir.
Çoğu insan bunu görmezden geliyor çünkü çocuklukta öz benlikle bağlantıyı sağlayacak olan gerçek program asla verilmez. e ebeveynlerimiz ne de öğretmenlerimiz bize bu iç sesin öneminden söz etmezler. Bunu çocukken öğrenmiş olsaydık, bugün hayatımızda çok daha etkili olur içsel özümüzle daha büyük bir ölçekte bağlantı kurabilirdik. Eğer şimdi bunu değiştirir ve içsel sesimizi dinlemeyi öğrenirsek yaşamımız olumlu yönde değişecektir.
5) Düşünceleriniz sizi fiziksel olarak nasıl iyileştirebilir?
Eğer insanlar % 80 sudan oluşuyorsa, o zaman düşüncelerimiz veya niyetlerimiz içtiğimiz suyu nasıl etkiler? Embriyonik hücreler olan kök hücreleri bir kültüre koyduğumda ve bileşimi bir kültür ortamında değiştirdiğimde, hücrenin kaderini değiştirebilirim . Bu benim deneylerimden biriydi – 3 petri kabında genetik olarak özdeş hücreler vardı ve her bir kabın içindeki kompozisyonu, kültür ortamının kimyasını değiştirdim. Bir tabakta hücreler kemik oluşturdu, başka bir tabakta hücreler kas ve üçüncü tabakta yağ hücreleri oluşturdular . Bu araştırmanın amacı nedir? Tüm hücrelerin genetik olarak özdeş olmasıdır, bu nedenle hücrelerin kaderi genler tarafından kontrol edilemez çünkü hepsi aynı genlere sahiptir. Hücrelerin kaderi kültür ortamının kimyası ile belirlenir. İnsan vücudunda hücreler deri kaplı kültür tabağı gibidir, içinde 50 trilyon hücre var, kültür ortamına kan denir.
Kanın kompozisyonunu değiştirirsem, tıpkı kültür ortamının kompozisyonunu değiştirdiğim gibi, o zaman hücrelerin kaderini etkilerim. Basit bir nokta, plastik bir tabak üzerindeki hücreler için bir laboratuvarda kültür ortamını yaptığımızda, bu kültür ortamını, hücrelerin ngeldiği kanın bileşimine dayanarak yapmaya çalışırız. Kanımın bileşimini değiştirirsem, hücrelerin kaderini değiştiririm.
Beyin , kanın kimyasını kontrol eden merkezdir ama zihin hangi kimyanın serbest bırakılacağını belirler.
Örneğin – aşık olduğunuzu düşünüyorsanız, zihninizin içeriği ‘ben aşığım’ demektedir, aşık bir beyin dopomin gibi mutluluk veren hormonları salgılar. Kimya ayrıca hücrelerin büyümesini destekleyen büyüme hormonu salgılar. Bir kişi aşık olduğunda, beyinden gelen ve kültür ortamı olan kana giren kimya, hücreleri kontrol eder ve sağlıklı ve mutlu olmalarına neden olur. Bu yüzden insanlar aşık olduklarında çok sağlıklı olurlar ve parlarlar ve bunun nedeni beynin kültür ortamını, hücrelerin genetiğini ve aktivitesini etkileyen elementlerle kanı üretmesidir.
Burada ilginç olan şey şu: eğer düşüncelerimi değiştirirsem, o zaman hücrelerimi değiştiririm . Eğer aşıksanız ve aniden bir şeyin olacağından korkarsanız, o zaman aşkın yerini korku alır .
Korku düşüncesi farklı kimyasalları serbest bırakır ve bu kimyasallar sağlıklı bir vücudun bağışıklık sistemini etkileyen stres kimyasalları veya inflamatuar kimyasallarıdır. Korku ve stres gibi olumsuz düşünceleriniz varsa, beyninizden hücrelerin büyümesini durduracak kimyasallar salgılanır. Bununla birlikte, sağlık, uyum ve sevgi düşüncelerini benimsiyorsanız bu da hücrelerinizin büyümesine yol açar. Düşünceler sizi fiziksel olarak iyileştirebilir, çünkü düşünceler kültür ortamı olan kanı ve onun kimyasını değiştirebilir; kan, hücrelerin davranışını besleyen ve düzenleyen şeydir.
Sinir sistemimiz elektromanyetik alanlar veya titreşimler yaratarak çalışır ve bunları EEG denilen yöntemle ölçebiliyoruz. Sinir sisteminin yarattığı bu alandaki elektriksel aktivite su tarafından toplanır, su ortamdan frekansları alır ve daha sonra bu su moleküllerini, bu frekansların bir alandan geçen bir titreşim gibi su moleküllerinden geçtiği bağlarla birleştirmesidir. Su enerjiyi toplar. Beyin düşünceyi enerjiye çevirir böylece düşüncelerimizin enerjisi suyun doğasını değiştirir. Ve bir arkadaşım doku kültüründe bulunan hücreler ve kristallerle ve ilginç bir şekilde kristallerin piller gibi enerjiyi emdiklerini gözlemledi.
Yaptığı şey, hasta insanlara tutmak için kristaller vermekti. Sonra onları kültür tabağına koydu ve hastalıklarından kaynaklanan kötü enerji kültür ortamına geçti ve buradaki hücreleri de hastalandırdı. Buna karşılık, şifacılar tarafından tutulan kristalleri aldı ve bu kristalleri kültür tabağına koydu ve hücreler sağlıklı ve mutlu bir şekilde büyüdü. Fikir, kristallerdeki bilginin kültür ortamında suya çevrilmiş olmasıdır (kültür ortamının hücrelerin büyümesini etkilediğini unutmayın).
3.Bölüm
Balayı Etkisi ve Gerçek Potansiyelinizi Gerçekleştirmek:
Lipton bu bölümde eğer her çift bilinçli ve bilinçaltı zihnin gerçek gücünü anlarsa ilişkilerin nasıl sağlıklı kalabileceğini anlatıyor. Ayrıca, düşünce gücünün hücrelerin genetik aktivitesini pozitif veya negatif yönde değiştirebileceği konusunu aydınlatıyor. (pozitif veya negatif – her ikisi de genlerdeki davranışı değiştirme konusunda eşit derecede güçlüdür.)
6) Kusursuz sağlık veya ‘her şey yoluna girecek’ fikrini bilinçaltınıza nasıl iletirsiniz?
Dünyayı iyi ve sağlıklı bir yer olarak görmelisiniz, çünkü dünyayı bu şekilde gördüğünüzde, bilinçaltı davranış programları bu davranışları bütünleyecektir. Böylelikle hücreler hayatın güzel olduğunu görecek ve hatırlayacak ve daha önce açıklandığı üzere beyinlerimiz bir fikri kimyaya çeviren merkezdir. Dediğim gibi, aşk düşüncesi belli bir çeşit kimyaya dönüşürken korku başka bir çeşit kimya oluşturur, bu nedenle her şeyin yoluna gireceğini görselleştirdiğinizde veya düşündüğünüzde, dengeli bir sinir sistemine sahip beyin yoluyla, hücrelere mutluluk sinyalleri gönderiyorsunuz .
Bu fikri bilinçaltına bu kadar basit bir şekilde aktarabilirsiniz. Şimdi bu davranışı tutarlı bir şekilde tekrarlarsanız, tekrarlamanın yeni alışkanlıklar yarattığını hatırlayın, o zaman bile düşünmeden dünyayı pozitif olarak görecek ve kendinizi mükemmel sağlıkta görecek ve beynin sürekli olarak bu vizyona ait kimyayı salgılamasını sağlayacaksınız.
7) ‘Balayı Etkisi’ kitabınıza dayanarak, bir çiftin ‘balayı etkisini’ sürdürmesi için en önemli noktalar nelerdir?
Matrix filmini büyük bir çoğunluk izlemiştir, filmde mavi hapı alan herkes aynı şekilde kalıyor ve kırmızı hapı alırlarsa programdan çıkıyorlardı. Daha önce vurgulamış olduğumuz gibi hayatımızın %95 lik bölümünde bilinçaltındaki kalıp programlardaki davranışlar tarafından yönlendiriliyoruz ki bunların çoğu güçsüzleştirici ve kendi kendini yok edici bir nitelikteydi. İnsanların anlaması gereken problem budur, düşündüğünüzde dikkatinizi davranışınıza vermiyorsunuz. Sorun şu ki, bilinçli zihnimiz o anda dikkat etmiyor, siz de davranışı görmüyorsunuz. Davranışımızın ve içindeki yıkıcı programlarımızın% 95’ini oynadığımızda, davranışı göremeyiz. Aslında davranışı görenler bizi izleyen diğer insanlardır. Arada sırada bir davranışımızı gözlemlediğimizde “Oh aman tanrım, sadece babam gibi davranıyordum, ya da annem gibi davranıyordum” deriz. Çünkü o programları onlardan aldık ve işte yaşamımızın %95 inde onları kullanmaktayız.
Yani Balayı etkisi tıpkı The Matrix filminde olduğu gibi, düşünmeksizin kırmızı hapı alıp bilinçaltının programlarından çıkmamız anlamına gelir. Aşık olduğunuzda ve bu dileğin cevaplandığını ve hayatınızdaki kişinin arzu ettiğiniz şey olduğunu bulduğunuzda. Aynı zamanda bilinçli zihninizin dolaşmasına izin vermemeniz anlamına gelir, basit bir nedenden dolayı, sahip olmak istediğiniz şey şimdi önünüzdedir ve bu nedenle bilinçli zihninize dikkat etmenizi sağlar. Bunun önemli kısmı düzenli bir günde hayatımızı sadece% 5’i bilinçli zihnimizin istek ve arzuları ile yürütüyoruz ve bunu% 95’i diğer insanlardan aldığımız programlardan yürütüyoruz. Aşık olduğunuzda, odaklanmış yani farkındalık haline geçersiniz, bu şu anda bilinçli zihninizi koruduğunuz ve düşünceye girmesine izin vermediğiniz bir yaşam biçimidir. Bilinçli zihninizi şimdiki zamanda tutarsanız, bilinçli zihniniz davranışlarınızı yönetir, bu istek ve arzuları olan zihindir .
Bilinçli olduğunuzda istek ve arzularınızın oluşmasını sağlayan davranışlar yaratırsınız, bu bir çeşit balayıdır. Balayı, insanların hayatının yeryüzündeki cennet gibi olduğu ve çok heyecanlı ve sağlıklı olduğu bu dönemdir Ne yazık ki, balayı bitiyor çünkü bir noktada hayat çok meşgul hale geliyor ve bilinçli zihin düşünmeye başlıyor ve bilinçli zihin kendi yaratımına ait davranışlarda çıkarak bilinçaltı tepkisel davranış kalıplarına geri dönüyor.
Balayı, bilinciniz düşüncelere girdiğinde sona erer ve sonuç olarak bilinçaltındaki programları oynamaya başlarsınız. Şimdi ilişki 4 zihne dayanır – iki bilinçli dilek ve arzu aklı ve iki bilinçaltı zihin programlarla. Bilinçaltı zihin programı daha fazla güç kazanmaya başladığında, daha çok düşünmeye başlıyor bilinöaltı davranışları devreye sokuyoruz ki bunların çoğu olumsuz programlardan oluşuyor. Bir kötü davranış bir ilişkide ortaya çıktığında, her iki kişi de bunun kendilerindeki olumsuz bir programdan kaynaklandığının bilincinde değildir.
İletişim sorunları balayının uyumunun bozulmasına neden olur ve bu sona erer. Bir çiftin onu sürdürmesi için en önemli yönlerden biri – her ikisi de balayının isteklerinden ve arzularından yaratıldığını anlamalıdır; kişisel kaynakları, ruhları, kimlikleri çünkü bilinçli zihin. Ancak ortaya çıkan kötü davranış gerçekten onları temsil etmez, ebeveynlerinden veya diğer insanlardan aldıkları programları temsil eder. Kötü bir ilişkide olan kişi değil, kötü olan program.
Eğer eşlerin ikisi de söz konusu kötü davranışları isteyerek yapmadıklarının farkındaysa, bu bilinçaltı zihinden geliyordur. Bu nedenle argümanlara veya kavgalara girmek yerine bu davranışları değiştirmek daha doğru olacaktır.Bilinçaltındaki negatif kalıpları ve davranışları pozitiflerle değiştirirlerse bu şekilde balayı canlı kalmaya devam edecektir.
8) Koşullu zihnin inançlarını nasıl sabote edebilir, gerçek gücünü nasıl aktive edebiliriz ?
İnançlar veya kalıplar bilinçaltı zihnin programlarıdır ve bilinçaltının gücünü yeniden olumlu yönde aktive etmek isterseniz temel olarak, önce onları görmeli,,,,,, farkında varmalı ve programları yeniden yazmalısınız. İnsanlar programlarının ne olduğunu merak etmekte haklılar, çünkü bu programlar hamileliğin son üç aylık döneminde oluşmaya başlıyor ve yaşamın ilk 7 yılında kayıt olmaya devam ediyor. Bir yaşındayken programı hatırlıyor musunuz, elbette ki hayır, o zaman bir sorun var. Programların ne olduğunu nasıl bileceğim, çünkü programlar oluşturulurken farkında değildim.
Cevap basit, hayatımızın% 95’i bilinçaltı zihinden geliyor, çünkü bilinçli zihin düşünüyor ve yaşamlarımız bilinçaltı programlarınızın bir çıktısı olduğu anlamına geliyor. Yapmanız gereken tek şey hayatınıza bakmak ve işe yarayan şeylerin ve hayatınıza kolayca girmekten hoşlandığınız şeylerin, bilinçaltındaki onları teşvik eden programlar nedeniyle orada olduğunu söylemek. Ancak istediğiniz veya yaratmayı dilediğiniz şeyler zordur ve bunları gerçekleştirmek için çok çalışmanız gerekir. Bu kadar çaba sarf etmenizin nedeni, isteğinizi desteklemeyen programlara sahip olmanız ve bu nedenle günün % 95’inde aktif olan bir programın sizi desteklememesinin üstesinden gelmeye çalışmanızdır.
Psikanalizden geçmeniz gerekmiyor, tek yapmanız gereken hayatınıza bakmak – kolay olan her şey kolaylaşıyor çünkü programlarınız var ve çok çalışmanız ve üzerinde çok çaba göstermeniz gereken her şey, program tarafından desteklenmiyor. Negatif programların ne olduğunu bildiğinizde, daha önce bahsedilen bilinçaltı yeniden programlama süreçleri aracılığıyla, bunları yeniden yazmak ve olumlu programlar yapmak için özel olarak çalışabilirsiniz ve hayatınız güçlendirilecektir.
9) Çoğu insan için düşünce gücü gibi teoriler ile ilgili bilimsel kanıt görmek isterler. Onlara ne söylemek istersiniz?
Plasebo etkisi adı verilen bir şey üzerinde 100 yıllık bir araştırma var. Olumlu bir düşüncenin, sadece bu olumlu düşüncenin inancı nedeniyle hastalığı veya genetik sorunu tersine çevirebileceği gerçeğidir. Plasebo tanımı gereği olumlu düşüncenin ifadesidir ve aslında araştırmalar, tüm tıbbi iyileşmenin üçte bir ila üçte ikisinin, aslında uyuşturucu veya ameliyat nedeniyle değil, plasebodan kaynaklandığını ortaya koymaktadır. Plasebo etkisi, düşüncenin gücünün biyolojinizi ve sağlığınızı nasıl etkilediğini ortaya koyan çok güçlü, bilimsel olarak anlaşılan bir süreçtir. Fakat şimdi Epigenetik araştırmalar sayesinde insanların düşüncelerini nasıl değiştirdiklerini, genlerini nasıl değiştirdiklerini görebiliriz.
Örneğin, sadece 8 saat meditasyonda olmak, bağışıklık sistemini kontrol eden ve sağlığın yaratılmasına yardımcı olan iki çok önemli genin okumasını değiştirebilir. Böylece, ani bir düşünce gücü, genlerin düşünce gücüyle değiştikçe okunmasında görselleştirilebilir. Bu, plasebo hapları almanın bile çok önemli hale geldiğini, bir düşüncenin sonucu olduğu gösterilmiştir ve bu düşünceler, ilgili hücrelerin davranışını ve genetik aktivitesini değiştirir. Düşünceler çok güçlüdür ve size bunu anlatmak için bir çalışma daha vardır. San Francisco’da bir bilim adamı olan Dean Ornish, prostat kanseri hastalarını almanın ve onlara meditasyon teknikleri ve stres azaltma teknikleri öğreterek streslerini değiştirmelerine yardımcı olduğunu açıkladı. Hastaların 90 günde 500 gen değiştirmesine yol açtı ve bunların çoğu prostat kanseri ile ilişkiliydi.
Temel olarak yine, gerçek plasebolar aracılığıyla düşüncelerin çok güçlü olduğunu, çünkü iyileştiklerini görebiliriz, epigenetik çalışmaların eylemleri yoluyla bir bireyin davranış değişikliklerinin genomlarında genetik değişikliklere nasıl yol açtığını görebiliriz. Bunların hepsinin, kendilerine plasebo dediğimiz genleri etkileyen olumlu düşüncelerin sonuçları hakkında konuştuğuna son bir sonuç eklemek istedim. İnsanların, olumsuz düşüncelerin genlerdeki davranışı değiştirmek için eşit derecede güçlü, ancak ters yönde olduğunu bilmeleri gerekir. Olumlu düşünceler iyileşmeye yol açabildiğinde, olumsuz düşünceler aslında hastalığa ve ölüme yol açar.
Düşünceler pozitif veya negatif olup olmadığına bağlı olmaksızın güçlüdürler, sadece pozitif düşünme yapısına odaklanan oldum ama biz bu olumsuz düşünme hastalık ve hastalık neden olacaktır vurgulamak gerekir ve o olur çünkü dünyadaki baskın düşünceler olumsuz düşüncelerdir. Sadece olumsuz düşüncelere sahip olmanın, içinde bir hastalığı veya hastalıkları tetiklediğinin farkında değiller. Bu, insanların hem olumlu hem de olumsuz – güçlü olduğunu bilmesi önemli hale geliyor.
4.Bölüm
Genlerinizi Değiştirin ve Herhangi Bir Hastalığı Tedavi Edin — Bruce Lipton, insanların çevrelerini değiştirerek genlerini kontrol edebileceğine inanıyor
Yeni çağ guruları, spiritüalistler veya vizyonerler, düşüncelerin gücü ve gerçeğe nasıl tezahür ettiği hakkında konuşurlar. Ancak aynı teori / kavram bilimsel bir geçmişe sahip biri tarafından onaylandığında, bilim ve maneviyat arasındaki boşluğu kapatmaya yardımcı olur. Hücresel biyolog ve İnanç Biyolojisi’nin en çok satan yazarı Bruce Lipton, biyolojimiz üzerinde önemli bir kontrolümüz olduğu fikrini savunuyor ve niyetlerimiz ve inançlarımızla genlerimizi ve yaşamlarımızı ‘yeniden programlayabilir’ veya ‘kontrol edebiliriz diyor. Bu, genlerin hayatı kontrol ettiği ve insanların hastalıklarını genetik işlev bozukluklarına bağladığı geleneksel bilimsel inanca meydan okuyor.
Örneğin, ailede kanser, kalp yetmezliği veya başka bir hastalık ortaya çıkarsa, ailenin genç bir üyesinin, hastalıkların kalıtsal olduğu inancına aykırı olarak bu hastalıkları da alacağı anlamına gelmez . Genler çevremizi değiştirerek ve o çevreyi algılayarak değiştirilebilir. “İnançlarınızı ve kişisel tutumlarınızı etkileyerek genlerinizi kontrol edebilirsiniz. Dünyayı nasıl algıladığım ve algılarım sadece iç biyoloji ve genetik davranışı kontrol etmekle kalmıyor, aynı zamanda çevremdeki bir dünyayı nasıl yarattığımı da kontrol ediyor, zihninizin dünya hakkındaki algısı, vücudunuzdaki hücreleri değiştiren vücudunuzun biyolojisini ve kimyasını değiştiriyor. ” Hücreler ve insanlar sindirim, üreme, bağışıklık ve sinir sistemleri gibi aynı sisteme sahip oldukları için hücreler minyatür insanlar gibidir . Her hücre, her insan gibi, cildinde yerleşik olan reseptörlere sahiptir, böylece çevrenin farkına varır .Bir kişi stresli bir ortamda bulunuyorsa, hücremizin her biri vücudumuzda gönderilen elektromanyetik titreşimler yoluyla bunu yaşar. Benzer şekilde, mutlu olursak, hücrelerimiz mutlu ve uyumludur .
“Hücreler yaşadığınız yaşamı tecrübe eder ve bir doku kültürü tabağında yaşayarak ve büyüyerek vücudunuzun dışında hayatta kalabilir” Lipton ekliyor. Araştırmalar, insanların% 95’inin çocukluktan 6 yaşına kadar programlanmış alışkanlık zihni olan bilinçaltı zihinlerini kullandığını ve bundan sonra hayatınızın bu alışkanlıklar tarafından kontrol edildiğini ortaya koyuyor . Oysa kişisel kimliğimizle ilgili bilinçli, düşünen ve akıl yürüten zihnimiz, yaşamımızın sadece % 5’inde aktif ve etkilidir. Bu mesajı kabul edebilir ve bilinçaltımı değiştireceğim veya pozitif olacağım ve olumsuz düşünceleri ortadan kaldıracağım diye düşünebilirsiniz, ama bu gerçekte sadece bilinçli zihninizin konuşmasıdır, bilinçaltı ise eski tekrarlı kalıplarına geri dönmek istemektedir. Çocuk olarak programlandığımızı öğrenmek, alışkanlıklara güvenmemek ve hayatımızda gözle görülür bir değişiklik yapmak için bilinçli bir çaba harcamalıyız.
Lipton’a göre, bilinçaltı zihindeki eski, sınırlayıcı veya sabote edici inançları değiştirmede etkili olan üç yol vardır,
- Budist farkındalık, 2. klinik hipnoterapi ve
- ‘enerji psikolojisi’ adı verilen yeni bir iyileştirme yöntemi. Bu değişiklik eninde sonunda bizleri doğayla ve kendimizle uyum içinde olduğumuz sağlıklı bir yaşama taşıyacaktır