AYURVEDİK LEZZETLER
Genellikle batı tıbbının en çok eleştirilen yönü hastalık oluşturduğu düşünülen sebeplere karşı tedbir almadan, yapılan müdahale,ortaya çıkan hastalıkların tedavisine yönelik olmasıdır. Hazımsızlık yaşıyorsanız, mide ekşimesi veya gaz için antiasit hapları almanız, eklem iltihabınız için anti enflamatuvar ilaç almanız veya uykusuzluk yaşıyorsanız uyku tabletleri almanız gibi… Yani, hiçbir besin değeri olmayan “fast food” yedikten sonra ortaya çıkan hazımsızlığı birkaç ilaç ile tedavi edip, sağlıksız yaşama devam etmek normal bir uygulama sayılıyor. Aynı yanlış beslenmeden doğan hazım sorunumuzu ilaç yerine doğal ot ve bitkilerle de tedavi edebiliriz. Ancak bu da aynı yanlışlığın devamı anlamına gelir. Burada karşı olunması gereken konu ilaç yerine doğal ot veya bitki kullanmak değil, beslenme tarzıdır. Hedefimizin ilaçlara veya otlara ihtiyaç göstermeyecek bir şekilde bedenimizin ihtiyacı olan dengeli beslenmeyi gerçekleştirebilmek olmalıdır.
Doşamıza – yani beden tiplerimize – uygun olmayan beslenme tarzı veya olumsuz duygu ve düşünceler bedenimizde toksinlerin oluşmasına neden olmaktadır. Bu toksinlerin bedenimize iki taraftan zararı olur. Bir taraftan sindirim sistemimizin temeli olan agninin azalmasına yol açar. Diğer taraftan toksinler bedenimizin zayıf bir organında yoğunlaşarak o organa özel bir hastalığın ortaya çıkmasına sebep olur. Bu nedenle doğru beslenme bedenin ihtiyacı olan besinlerin temin edilmesi yanında, bedene alınan gıdaların sağlıklı bir şekilde agni ateşi ile yakılarak vücuttan atılmasına imkan vermektedir.
Bu nasıl sağlanacak?
Tabii ki doşamıza uygun beslenerek… Doşaya uygun beslenmenin nasıl olacağını bilmek için ayurvedanın tüm gıdaları sınıflandırdığı 6 lezzetin neler olduğuna bakmamız gerekir…
Genelde gıdaların tatlı, ekşi, tuzlu ve acı olarak sınıflandırıldığı bilinmekle beraber, ayurveda düşüncesinde gıdaların vücuda yaptığı etkiye göre buruk ve keskin adı verilen iki farklı lezzet de kabul edilir. Ayrıca bizim genelde kabul ettiğimiz tatlı, tuzlu vs lezzetlerin sınıflandırılmadı da farklıdır… Bu farklı anlayışı aşağıda lezzetlerin açıklanmasında ve örneklerde göreceğiz. Her bir lezzetin beden, zihin, duygu ve ruhumuza kendine göre farklı bir tesiri bulunur. Ayrıca herbirinin bedenin yapı taşlarına etkisi de değişiktir. Örneğin tatlı lezzetler su, yağ, protein ve karbonhidrat ağırlıklıdır. Buna karşılık acı ve buruk lezzetler vitamin ve mineraller açısından zengindir.
Lezzetlerin genel özellikleri:
TATLI – tatlı lezzetler hücre ve doku yapılarının oluşmasında baş rol oynarlar.
EKŞİ – minerallerin beden tarafından emilmesine ve dokuların arındırılması için gereklidir.
TUZLU – gıdaların lezzetini arttırır, hazmı güçlendirir ve dokuların nemlendirilmesini sağlarlar.
KESKİN – sindirimi canlandırır ve metabolizmayı harekete geçirir.
ACI – dokuların hafiflemesine ve toksinlerden arınmasına imkan verir.
BURUK – su emer, yağları kurutur ve dokuları sıklaştırır.
❇ TATLI LEZZETLER
Tatlı lezzetler ayurvedik elementlerden toprak ve su ağırlıklıdır. Bu nedenle ağır, yağlı, nemli, soğuk özelliği vardır. Özellikle hava elementinin ağırlıklı olduğu vata beden tiplerinin topraklanması için çok faydalı besinlerdir. Tatlı lezzetler zaten su ve toprak elementinin oluşturduğu kapha doşasını arttıracağı için kapha beden tiplerinin bu gıdalardan mümkün olduğu kadar uzak durması gerekmektedir.
Batı’da sadece şekerli gıdalar tatlı olarak isimlendirilirken, Ayurveda’ya göre tahıllar (buğday, pirinç, arpa), meyvalar (üzüm, incir, muz), sütlü (süt, tereyağ, krema), etler (hayvani gıdalar), yağlı gıdalar (bitkisel yağlar), bazı meyveler (muz, ..,), bazı sebzeler (patates, karnabahar, havuç, pancar) ve birçok bakliyat (fasulye, mercimek) de “tatlı” lezzet sınıfındadır. Tatlı lezzet grubunda olan doğal balda aynı zamanda buruk lezzet olduğu için şeker pancarı veya şeker kamışı kadar yoğun kilo aldırıcı özelliği yoktur. Tatlı lezzetler doğal olarak kilo aldıran gıdalardır. Bu nedenle temel dokuların (plazma, kan, kas, yağ, kemik, ilik ve üreme sıvıları) yapılandırılması için çok önemlidirler. Dil üzerindeki tat alma dokularını ve tükürüğü uyarıcı olup, bedende sindirim sistemini başlatan lezzettir. Tatlı lezzetli besinlerin aynı zamanda susuzluğu giderici, tükürüğü arttırıcı, deri ve saçı besleyici, mukozaları ve bedendeki yanma hissini yatıştırıcı özellikleri vardır.
Psikolojik etki olarak tatlı lezzetler hoş, doyurucu ve mutluluk verici hisler verir. Sevgi, şefkat ve memnuniyeti arttırıcı tesiri olan tatlı lezzetin fazlası açgözlülük ve bağımlılık yaratır.
❇EKŞİ LEZZETLER
Ayurvedik elementlerden toprak ve ateşten oluşan ekşi lezzet özellikleri, sıcaklık, hafiflik, kaypaklık ve nemliliktir.
Ekşi lezzetin en yoğun olarak karşılaşıldığı gıdalar, bazı meyvalarda ( özellikle başta limon olmak üzere narenciye ürünleri ), kesilmiş sütlü ürünlerde ( yoğurt, peynir ve kremalar ) ve fermente gıdalarda (sirke, şarap, turşular, soya sosu ) gibi gıdalardır. Sebzelerden domatesde de ekşi lezzet bulunmaktadır. Yeterli miktarda tüketildiklerinde, iştahı açar, bedene enerji sağlayıp, kan dolaşımını ve kalbi güçlendirir, peristalsisi kolaylaştırarak sindirim sisteminde ve bağırsak hareketlerinde düzen sağlar, susuzluğu giderir, duyuları ve algıyı güçlendirir, besinlerden – demir gibi – bazı minerallerin emilmesini kolaylaştırır ve dokuların sağlıklı beslenmesine fırsat verir.
Ekşi lezzetler vata enerjisini dengelerken, pitta ve kapha doşasını yükseltir.
Keskin bir lezzet olan ekşi tat psikolojik olarak zihni uyandırıcı ve dikkati arttırıcı etki yapar. Dengeli tüketildiğinde çevreyle uyum sağlayan bir durum yaratırken, aşırı tüketilmesi halinde psikolojik yapıda kıskançlık veya nefret hissi verebilir. Aşırı ekşi gıda tüketimi, ciltte kızarıklıklık, gastrit, ülseratif kolit gibi rahatsızlıklara sebep olabilir.
❇TUZLU LEZZETLER
Ateş ve su elementlerinin birleşiminin yarattığı tuzlu lezzet özellikleri sıcaklık, ağırlık, nemlilik ve kaypaklıktır. Ağızda ilk aşamada kuruluk hissi vermesine rağmen su tutucu özelliği daha belirgindir. Tuzlu gıdalar – aynen ekşi gıdalar gibi – vatayı Pasifik’e ederken, pitta ve kapha enerjisini yükseltirler.
Her türlü tuz ( deniz tuzu, kaya tuzu ), her türlü deniz bitkileri, yosunlar, balıklar, tuzlamış gıdalar ( tuzlanmış kuruyemişler, çipsler, turşular, koruma gayesiyle tuzlanmış gıdalar ) en belirgin tuzlu lezzetlerdir.
Tuzlu gıdalar besinlerin lezzetini güçlendirir. Bu nedenle tuzlu gıdalara karşı kolayca alışkanlık kazanılabilinir. Sınırlı ve yeterli kullanılması durumunda hazmı düzenler, bağırsak hareketini kolaylaştırır, dokuları nemlendirir, mukozayı akıcı hale getirir, mineral dengesine olumlu etki yapar, sinir sistemini sakinleştirir. Su tutma özelliğinden dolayı cilde parlaklık verir ve hücre yapısını destekler. Aşırı tüketimi halinde pitta doşasının yükselmesine, dolayısıyla zamanından önce saç ağarmasına, saç dökülmesine, ciltte buruşukluğuna, tansiyon yükselmesine ve su kaybından dolayı ödem oluşmasına yol açabilir.
❇ KESKİN LEZZETLER
6 lezzet arasında en sıcak olma özelliğini taşıyan keskin lezzetin diğer özellikleri kuru ve hafif olmasıdır. Ateş ve hava elementlerinin ortak lezzeti olan keskin tadın örnekleri yaygın olarak baharatlarda ve sınırlı olarak da bazı sebzelerde görülür. Sebzelerden acı biber, sarımsak, soğan en tipik örnekleri olup, tipik baharat örnekleri olarak kara biber, zencefil, zerdeçal, karanfil, hardal ve kırmızı biberi gösterebiliriz.
Keskin lezzetli gıdalar iştah açıcı olup, doğru kullanım halinde, hazım ateşi agninin tetiklemesiyle sindirimin düzelmesine destek olurlar. Ayrıca sinüslerin temizlenmesinde, terlemeyle arınmada, toksinlerin beden dışına atılmasında, dolaşımın kuvvetlenmesinde, metabolizmanın düzeltilmesinde, kas ağrılarının giderilmesinde olumlu etkileri olur. Beden ısısını yükselten keskin lezzetli gıdalar, kandaki pıhtılaşmanın da önüne geçerler.
Keskin lezzetler vata ve pitta enerjisini yükseltirken, kaphanın dengelenmesine destek olurlar. Keskin lezzetlerin zihni etkileyici ve içe işleyici tesiri vardır. Sınırlı miktarlarda tüketildiklerinde zihin açıcı olan bu gıdalar bu nedenle dikkat arttırıcı olup, algıda berraklık yaratırlar. Fazla miktarda tüketilmeleri halinde pitta yükselmesine neden olup, baş dönmesine, uykusuzluğa, cilt tahrişine, sindirim sisteminde ülsere ve ishale neden olabilecek enflamasyona yol açabilir.
❇ ACI LEZZETLER
Ayurvedik elementlerden hava ve boşluk, acı lezzetlerin hafif, soğuk ve kuru özelliklerini ortaya koymaktadır. Bununla beraber acı lezzetinin algısında sert, keskin, yakıcı ve şiddetli özellikler olması nedeniyle birçok acı gıda örneğinde diğer lezzetlerin de karışımına rastlanmaktadır.
Acı gıda örnekleri olarak ancak pişirildiği takdirde yenilmesi daha lezzetli hale gelen yeşil yapraklı ve diğer sebzeler (ıspanak, kıvırcık lahana, yeşil kabak, patlıcan, su kabağı), baharat ve otlar (zerdeçal, boyotu, karahindiba), meyvalar ( greypfrut, zeytin ) gösterilebilir. Genellikle ağızda nahoş bir tat bıraktığından, diğer gıdalarla karıştırılıp pişirilerek yenilmesi tercih edilen acı lezzetli gıdaların diğer lezzetleri güçlendirici ve iştah açıcı özellikleri vardır.
Acı lezzetli gıdaların güçlü detoks yapabilmelerinin yanında, antibiyotik, anti-parazitik, antiseptik özellikleri bulunmaktadır.
Bunlara ilaveten arındırıcı, kilo verdirici, su tutucu gıdalar olup, cilt kızarıklıklarına, vücutta ateş ve yanma hislerine ve bulantılara karşı iyileştirici özellikleri de bulunmaktadır. Acı lezzetli gıdaların aşırı tüketilmesi halinde vata enerjisi yükseleceğinden güç ve enerji kaybı meydana gelebilir.
❇ BURUK LEZZETLER
Lezzetler içerisinde algılaması en zor olanı buruk lezzettir. Eğer geçmiş zamanlarda hiç Trabzon hurması yediyseniz, ağzınızın bütün suyunu almış olan bu lezzeti unutmuş olmanız mümkün değildir… İşte buruk lezzet budur…
Hava ve toprak elementlerinin birleşiminin ortaya çıkardığı buruk lezzetlerin en belirgin özellikleri kuru, soğutucu ve ağır olmasıdır. Buruk lezzetler, acı lezzetler kadar soğutucu olmamakla beraber, tatlı lezzetlerden daha fazla soğutucu özelliği bulunmaktadır. Buruk gıdalar ağızda kırıştırıcı ve buruşturucu bir tesir bırakır.
En yaygın örnekleri bakliyatlar (fasulye, mercimek), meyveler (nar, armut, kızılcık, üzüm kabuğu, olmamış muz), sebzeler (brokoli, bamya, karnıbahar, enginar, kuşkonmaz, şalgam), tahıllar (çavdar, nohut, kinova, karabuğday) ve baharatlarda (zerdeçal, mercanköşk), çay ve kahvedir.
Buruk gıdaların kurutucu olmaları nedeniyle dışkıyı bağlayıcı birleştirici özelliği bulunmaktadır. İlaveten anti enflamatuvar ve kan temizleyici olarak etkilidir. Vata enerjiyi yükseltirken, pitta ve kaphada dengeleyici rol oynar.
Sınırlı miktarlarda buruk lezzetli gıda tüketimi zihnin kontrollü ve organize çalışmasına fırsat verirken, aşırı tüketimi uykusuzluk, anksiyete ve depresyona yol açabilir. Devamlı aşırı tüketimi kabızlık ve mide gazı rahatsızlıklarının yanında aşırı zayıflama ve hatta cinsel isteksizlik dahi yaratabilir.