Arzu Prema

Yaşamın Kendisi En Heyecanlı Macera Değil mi?

Depresyon ve Limbik Sistem

Günlük yaşamımızda karşımıza çıkan tüm deneyimlerin, zihinsel ve psikolojik etkilerinin yanı sıra fiziksel etkileri de bulunuyor elbette ve bu bölümde bu etkilerin Beynimiz tarafından nasıl işlendiğine ve nelere yol açtıklarına ve bunların etkilerini nasıl aşmak gerektiğine bakacağız.

Derin Limbik Sistem
Depresyon Haline Genel Bakış

Derin Limbik Sistemin Fonksiyonları:
*Zihnin duygusal durumunu düzenler
*Dışsal olayları içsel durumu düzenlemek için filtreler
*Olayları içsel olarak etiketler
*Yoğun duygu durumlarına ait anıları depolar
*Motivasyonu düzenlemer
*Yeme ve uyku düzenini kontrol eder
*İlişkileri geliştirir
*Koku duyusunu direk olarak işler
*Libidoyu düzenler

Derin Limbik Sistem, beynin merkzine yakın bir yerde yer alır. Ceviz kadar bir büyüklüğe sahip olmasına rağmen, insan davranışsallığının ve yaşamsallığının adına kritik rol oynamaktadır. Evrimsel açıdan bakıldığında bu bölge canlıların duyguyu deneyimlemesine ve onu ifade etmesine olanak sağlamak üzere gelişmiştir. Bu bölge canlıları, daha eskiden evrimleşmiş olan “sürüngen” beynin otomatik davranışlarından özgür kılmaktdır. Evrimin daha ileriki basamaklarında, özellikle insan türünde oluşan Serebral Kortex, problem çözme, planlama, organizasyon ve mantıklı düşünme yetisi sağlamıştır. Tüm bu fonksiyonların dünya üzerinde bir etki oluşturabilmesi için, kişinin arzu, duygu ve birşeyleri gerçekleştirme tutkusu hissetmesi de gerekir.

Limbik sistem, duygusal tonu belirlemekte aktif bir rol oynamaktadır.

Ancak eğer Limbik Sistem ısınır ve aktif olursa o durumda : Zihin negatif duruma geçiyor.

Peki Limbik Sistem Böyle bir durumdayken neler oluyor?

*Karamsarlık, sinirlilik ve klinik depresyon
*Olumsuz düşünce yöneliminde artış
*Olayları olumsuz algılamaya meyletme
*Motivasyon düşüklüğü
*Olumsuz duyguların yoğunlaşması
*Yeme ve uyku bozuklukları
*Cinselliğe karşı aşırı veya çok az istek duymak
*Sosyal izolasyon

Her durumda sürekli olarak olumsuz bir taraf bulan insanlarla karşılaşmışsınızdır hatta bazen bunu kendi davranışlarınızda fark etmiş de olabilirsiniz. Böyle bir durumda genellikle Limbik Sistemin aşırı aktif olması söz konusudur. Limbik sistem motivasyonu yani bir durum karşısında verdiğimiz duygusal tepkiyi düzenleyen yer olduğu için, birey bazen “bana ne” deme alışkısı geliştirebiliyor ve bu durumda bir tavır takınmak adına bir enerjiye de sahip olamıyor. Sonuçların olumsuz olacağına olan inançlarından dolayı, hayatta karşılaştıkları görev sorumluluklarında çok zayıf bir iradeye sahip oluyorlar.

Bu size tanıdık geliyor mu?

Dışarı ile kurduğumuz bağ, doğru ve verimli ilişkiler kurabilmekle ile ilgili sorunlar da bu bölge ile alakalı olabiliyor.  Hayatta kurduğumuz en temel bağ, anne-çocuk ilişkisinde olandır. Doğumdan hemen sonra ortaya çıkan hormonal değişimler, annede duygusal ve limbik sorunlar ortaya çıkarıyor. Bu olduğunda ise annenin beynindeki limbik sistem anormal bir aktivite gösteriyor. Bu da annede son derece önemli bir bağlanma sorunu olarak tezahür ediyor. Anne bebekten duygusal olarak uzaklaşıyor ve bu durum bebeğin normal gelişimini engelliyor. Gelişim geriliği gösteren, aşırı zayıf bebekler çoğunlukla duygusal olarak bağlanma yetersizliği olan annelere sahip olanlar olabiliyor.

Kısacası, Limbik Sistemdeki bozukluklar dışımızdaki dünyayla sağlıklı ilişki ve bağlanma kuramamamıza neden olabiliyor.

Sevdiğimiz bir yakınımızın ölümü, uzun bir evliliğin sonlanması, aşırı bağlı ebeveynin yetişkin çocuğunun evden gitmesi veya yaşanan büyük kayıplar Limbik sistemi aşırı aktif bir hale getirebiliyor.

Depresyon Nedir?

Bağ kurma zorluğu çoğunlukla depresyonla alakalıdır. Depresyondaki kişi kendisini çoğunlukla dışlanmış hisseder ve bunun sonucunda kendisini toplumdan izole eder. Sosyal izolasyon ise kendisini sürekli vareder; kişi kendisini ne kadar izole ederse, bağ ve ilişki kurma güçlüğü o derece artar. Anlaşılan o ki, tüm diğer semptomların yanı sıra limbik sistemdeki bozukluğun yol açtığı en yaygın durum depresyondur.

Dış dünya bizim planladıklarımıza uymadığında çoğunlukla hayal kırıklığına uğrar ve bunun yarattığı duygunun yoğunluğuna bağlı olarak mental sorunlar geliştirebiliriz. Depresyonun ötesinde Manik-Depresif bozukluk da Limbik Sistemin aşırı yüklenmesinin bir sonucu olabiliyor.
Şimdi dilerseniz bir Limbik Sistem kontrolünden geçelim.

Aşağıdaki sorulara verdiğiniz cevapları şu şekilde numaralandırın:
0=asla 1=nadiren 2=bazen 3=sık sık 4=çok sık

*Üzüntü duyguları
*Karamsarlık
*Pesimist tutum
*Düşük Enerji
*Sinirlilik hali
*Başkalarına karşı ilgi azalması
*Geleceğe dair umutsuz hissetme
*Güçsüz ve umutsuzluk hisleri
*Suçluluk hissinde artış
*İntihar hissi
*Ağlama
*Eğlenceli şeylere karşı ilgi azalması
*Uyku değişimleri
*Yeme değişiklikleri
*Kendine güvensizlik
*Cinsel istekte azalma
*Kokulara karşı negatif hassasiyet
*Zayıf konsantrasyon

Tüm bu durumlara verdiğiniz cevaplarda beş kereden fazla 3 veya 4 işaretlediyseniz Derin Limbik Sistem probleminiz olabilir.

Bu problemi aşmak için öncelikle bunun farkına varmak önemlidir. Bu aşamadan sonra iyileşme yolculuğunuz başlar. Yapmanız gereken tek şey değişime karar vermek ve hayatınızda yeni bir hareket başlatmaktır.

Beynimizin bu bölgesinde iyileşme için çeşitli reçeteler mevcuttur, bunlardan birisi ve belki de en önemlisi öncelikle bir tıbbi uzmanı görmektir. Zira dışsal olarak yapmamız gerekenlerin yanı sıra kimyasal olarak da desteğe ihtiyaç duyacağımız kesindir. Düşük seratonin, dopamin ve norepinefrin düzeyleri limbik sistem bozukluklarına neden olmaktadır.

Limbik Sistem İçin Beslenme Önerileri

*Omega-3
*Protein (en zengin protein, yağsız balık, peynir, fasulye ve kuruyemişte bulunuyor)
*Dengeli oranda yağ ve karbon hidrat
*L-Triptofan (süt, et, yumurta ve muzda bulunan, seratonin ve melatonin üretimine yardımcı olan doğal aminoasitlerdir.)
*B vitamini
*Yumurta ve peynirle hazırlanmış pratik yiyecekler
*Fenilalalin (norepinefrin üretimini sağlar)

Elbette bazı kimyasalları alırken doktorunuza kesinlikle danışmalısınız.

Derin Limbik Sistemin aktivitesi azaldığında, genellikle pozitif ve daha umut dolu bir zihin durumu ortaya çıkmaktadır.

Beynimizin bu fonksiyonel bölgesini yatıştırmak için yapabileceğiniz başka reçeteler de bulunmaktadır. Özellikle fizik egzersiz bunların başında gelmektedir. Kundalini Yoga ve Meditasyon Tekniklerinin kadim bilgeliğinde sistematize edilmiş birçok egzersiz serisi beynin aktivitesini yeniden organize etmek için planlanmıştır.

Egzersiz dışında zihnimizin genel geçer düşünsel alışkılarında da değişikliğe gitmek ve bazı davranış ve düşünce kalıplarını radikal bir şekilde değiştirmek gerekir.

Yazımızın başından bu yana açıkladığımız bilimsel gerçekliğin ışığında sunulan besin çözümleri yanı sıra Yüksek Bilinç durumunu hayatımızda sürekli kılabilmek sağlıklı bir Beyin ve sağlıklı bir fizik bedenle yaşamı sürdürmemizi sağlayacaktır. Bunun için önerimiz,

*Kundalini Yoga Kriyaları
*Meditasyon
*Ziihinsel uygulama metodlarıdır.

İçteki Guru İle Buluşma eğitimleri bağlamında verilmekte olan 12 Çakra-Enerji Sistemi çalışması, yukarıda açımlanan ve daha başka birçok gerçek problemimize pratik teknikler sunmaktadır. Buluşmak ve hep bilirkte  Yüksek Bilinçle yaşayacağımız bir Dünya’yı yaratmak dileğiyle ve sevgiyle kalın…

*Bu makalede ele alınan konuda yer alan bilimsel açıklamaların bir bölümü,
Daniel G.Amen, MD tarafından kaleme alınan “Change Your Brain Change Your Life”
(The Breakthrough Program for Conquering Anxiety, Depression, Obsessiveness, Anger, and İmpulsiveness) adlı eserinden alıntıdır.

 

Diğer Yazıları Gözden Geçirin

Çocuklar
Psikoloji

Çocuklukta Duygusal İhmal Testi

Dr. Jonice Webb Çocukluğunuzda duygusal olarak ihmal edilmiş olduğunuzun farkına varmak, yaşamınızda büyük bir dönüşümün başlangıcıdır. Bu durum, gözle görülebilen veya hatıralarımızda net olarak yer

Okuyun »
Genel

Bağımlılık

Dr. Ayla Aslantaş Bağımlılık Nedir? Bağımlılık insanın dürtülerini kontrol edememesi sonrasında bir nesneye veya olguya aşırı muhtaç hale gelmesidir. Kişi bu nesneler olmaksızın hayatını sürdüremeyeceğini,

Okuyun »
KRONİK STRESİ AŞMA TEKNİKLERİ
Genel

Kronik Stres

KİŞİSEL GELİŞİM KRONİK STRES KRONİK STRES VE BAŞ ETME YOLLARI Kronik stres çağımızın en büyük sorunu. Doktorlara kapılarından içeri giren hastalarının en büyük sorunu nedir

Okuyun »

Yorum bırakın